BAŞARILI OLABİLECEK Mİ?
İki dönem belde belediye başkanlığı ardından Düzcespor yöneticiliği ve Düzce gibi farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir kentin iktidar partisinin il başkanlığı…
Sayın Yılmaz birdenbire bu koltukta buluverdi kendini… Yani koskoca bir teşkilatın başında… Üstelik göreve gelir gelmez de -değil bir tane-birçok ateşten gömleği birden giydi. Kim ne derse desin Sayın Yılmaz’ın işi çok zor. Hem de çok. Gerçi parti teşkilatında, yani il yönetiminde görev almıştı ama yine de yeterli değildi. Kurtlar sofrasına yeni oturmuştu. Ve bu sofrada acemiydi. Yönetimindekiler ve talimatlarını yerine getirecek kişiler ise bu konuda oldukça tecrübeliydi. Sayın Başkanı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilirlerdi. Başkanın tecrübesizliğinden faydalanıp kendi istekleri doğrultusunda kararlar alınmasını sağlayabilirlerdi.
YETERLİ OTORİTEYİ SAĞLAYABİLECEK MİYDİ?
Bir diğer konu da yeterli otoriteyi sağlayabilecek miydi? Yani bir il başkanı olarak ağırlığını koyabilecek, yumruğunu masaya vurabilecek miydi? Normal zamanda olsa belki teşkilatı idare edebilirdi. Ama öncelikle İl Genel Meclisi Başkanlık seçimleri ve sonrasında ise seçim süreci vardı. Öyle bir hassas dönemdi ki bu… Çok dikkatli olmalı ve hassas, uyanık olmalıydı. Maalesef korkulan oldu ve İl Genel Meclisi seçimi konusunda yeterli otoriteyi sağlayamadı.
Zira Yılmaz’ın başkanlığında grup toplanarak Ayhan Hacıislamoğlu’nun İGM Başkan Adayı olmasına karar verildi. Ancak seçimlerde grup kararına aykırı olarak yine AK partili olan ve aday olmadığı halde Muzaffer Bülbül seçildi. Başkan buna tepki verse de disiplin kurulu kararını toplayıp Muzaffer Bülbül’ü ihraç edemedi. Yani teşkilata ve yardımcılarına sözünü dinletemedi. Ve tesis etmeye çalıştığı otoritesi başlamadan bitti.
FIRTINALARA KARŞI KOYABİLECEK Mİ?
Şimdilerde seçim sürecine girdik. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ne temayül yoklamaları, ne de halk anketleri hiçe sayılarak üç kişi aday gösterildi. Elbette gerek partililer tarafından gerekse de Düzce halkı tarafından bu durum tepkiyle karşılandı. Ak Parti’nin “Düzce’de başarılı olamayacağı, bu listeyle muhalefetin ekmeğine yağ sürüldüğü” şeklinde söylentiler ayyuka çıktı.
Başkan Yılmaz “Ak Parti’nin başarısız olacağı” şeklinde Düzce siyasetinde kuvvetlice esen ve “gitgide fırtınaya dönüşen” bu rüzgara karşı partisini yıkılmaktan, devrilmekten kurtarabilecek miydi?
İlk iş olarak aday adaylarını ve adayları düzenlediği toplantıya çağırdı. Ancak toplantıda istenen sonuç elde edilemedi. Oldukça sönük geçen toplantıda aday adaylarının memnuniyetsizliği gözlerinden okunuyordu. Daha sonra mevcut vekillerin adayların aday adaylarının ve tüm teşkilatın davet edildiği büyük bir toplantı düzenledi. Amacı adayları halka sevdirmek, Ak Parti’nin bölünmediği, teşkilatta küskünlüğün olmadığı mesajını vermekti. Bir bakıma gövde gösterisiydi. Bu toplantı da istenen sonuca ulaşmadı. Zira Ak Parti Düzce 1.Sıra Adayı İbrahim Korkmaz’ın partiyi sürükleyecek karizması ve liderlik vasfı yoktu. Öyle ya Vermezse mabut neylesin Sultan Mahmut, Nitekim de yaptığı “Düzce’nin ezberini bozacağız” şeklindeki açıklamasıyla Korkmaz’ın partisini seçimlere taşıyamayacağı anlaşılmıştı. Üstelik Celal Erbay’ın yaptığı gaflar, Başkan Yılmaz’ın aday adaylarına teşekkür etmeyi unutması ve Selahattin Özdemiroğlu’nun tepkisi toplantıya damgasını vuracak ve toplantı amacına ulaşmayacaktı. Bir diğer ifadeyle toplantıda bu kişilerle seçimin kazanılamayacağı anlaşılacak üstelik 3-0 almak Ak Parti için hayalden öteye gitmeyecekti. Peki ne yapılmalıydı?
GÜZELLİĞİN BEŞ PARA ETMEZ BENDEKİ SEVDA OLMASA!!!
Aslında Yaşar Yakış’ın toplantıda söylediği söz çok önemliydi ve acı bir gerçeğin itirafıydı. Yakış toplantıda adaylara hitaben ”Halkımız Başbakan’a oy veriyor” demişti. Yani Sayın Yakış demek istiyordu ki hani bir söz var ya “Sendeki Güzellik Beş Para Etmez Bendeki Bu Sevda Olmasa” diye, yakış da Başbakan olmasa sizin esameniz bile okunmaz demek istiyordu. Bu mesajın iyi okunması gerekiyordu ve her zaman olduğu gibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan medet umulmalıydı. O’nun karizmasından faydalanılmalıydı.
VE BAŞBAKAN DÜZCE’YE GELİYOR…
Ve Başbakan 7 Mayıs’ta Düzce’ye geliyor. Bakalım Sayın Başbakan’ın Düzce’de yapacağı konuşmayla oluşacak güç Düzce AK Parti’de oluşan kara bulutları dağıtabilecek mi? Ters esen rüzgarı Ak Parti yönüne çevirebilecek mi? Çevirse bile seçimlere kadar Düzce teşkilatı Başbakan’ın bıraktığı olumlu etkiyi sürdürebilecek mi? Yoksa Sayın Yılmaz otoritesini kuramamasından dolayı bu dağınıklık, yönetimdeki bu karmaşa ve boşluk devam mı edecek bunun sonucunda seçimlerde kaç vekil kaybedilecek? Son söz Sayın Yılmaz AK parti’de oluşan krizi ve kargaşa sürecini yönetmekte ne kadar başarılı olacak? Bekleyip göreceğiz…
Haber tarihi: 26/04/2011
Haber Okunma: 1841
Haber Yorumları: 0
“Bana Mustafa Kemal’i anlatır mısınız? | |
Nevzat Keleş-İle GERÇEKLER |
Kitabın Ortası | |
Saadettin Akbaş |
ÜÇÜNCÜ MEVKİDEKİLER | |
Aydın KOÇ |
İş hayatında başarı için 10 altın kural | |
Ayhan KURT |
BERAT GECESİ VE FAZİLETİ | |
MUSTAFA DUMAN |
Tasarım ve Programlama: Omnportal
e-mail adres
duzcegercek81@gmail
.com