Düzce Üniversitesi Teknoloji TakımlarıTEKNOFEST Antalya’daYarıştı Düzce Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinden oluşan 3 takım, ...           • BU KULÜPTE İŞ VAR İŞ KULÜBÜ 1000 KİŞİYE TEK TEK ULAŞTI KAYITLI ÜYELERE BİLGİLER VERİLDİ Düzce İ...           • BAKAN IŞIKHAN’DAN BAŞKAN ÖZLÜ’YE ZİYARET ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI DÜZCE’DE BAKAN IŞIKHAN’DAN ÖZ...           • Düzce Üniversitesi Akademisyeninin Filmine Jüri Özel Ödülü Düzce Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema ...           • DÜZCE İTFAİYESİ’NDEN ANIZ YANGININA HIZLI MÜDAHALE EVLERE SIÇRAMADAN SÖNDÜRÜLDÜ   Düzce’nin fındık tarla...           • DÜZCE BELEDİYESİ’NDEN EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK OKUL ÇEVRELERİNDE YAYA GÜVENLİĞİ ÖNLEMİ   Düzce Belediyesi, 2024-2025...           • Tatil Sonrası Okula Uyum İçin Velilere Önerilerde Bulundu   Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hasta...           • ÜRETİCİ İSYAN ETTİ Düzce'nin Cumayeri ilçesi Üvezbeli köyü fındık üretici İsmet Ö...           • BAŞKAN ÖZLÜ’DEN 30 AĞUSTOS MESAJI   “30 AĞUSTOS KURTULUŞUMUZU TAÇLANDIRAN ZAFERDİR” Düzce Belediye Ba...           • ŞENGÜLOĞLU’NDAN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI MESAJI   " 102 YIL ÖNCE TARİHE ALTIN HARFLERLE YAZILAN BİR DESTAN " " BAĞIM...           
İstatistikler
Toplam: 1824004
Aktif: 70
Bugün: 1047
Dün: 5339
Paylaş
Facebook  Twitter  Stumbleupon  Delicious  Google
E-Mail Bülteni
Ad, Soyad:
E-Mail:
    
Biz Sizi Arayalım
Ad, Soyad:
Telefon:

BU SEVDA BİTMEZ…


BU SEVDA BİTMEZ…

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı…

Demiş ya şair... Ben de şehrimizi düşündüm bir an içim burkularak.

Gözlerimi kapatmaya korkarım…

O içler acısı görüntülerle şehrim gelir gözlerimin önüne...

Unutamadığımız deprem…unutturmamamız, her an tedbirli ve hazırlıklı olmamız gereken o büyük felaket...  Bir acı kader anı… Umudun bittiği yer…

Kararan, yok olan, enkaz haline gelen evlerimiz, işyerlerimiz değil, sanki umutlarımız, hayallerimizdi.

Hani hayatla ölümün, var olmakla yok olmanın, kazanmakla kaybetmenin, kavuşmakla ayrılığın ortasındaki bıçak keskinliğinde alabildiğine ince bir çizgi var ya…

İşte o çizgide beklemedeydi halkım. Yıkıntılar arasında bir ses, bir nefes için neler vermezdik ki…

Evet, kararan yok olan hayallerimiz şehrin yıkıntıları arasında kalmış, pür dikkat bir umut ışığı beklemekteydi halkım...

Her şey normal görünüyordu gözümüzde çünkü,

Daha başka ne gelebilirdi ki başımıza…

En yakınlarımızı kurban vermiştik o büyük felakete, kaybetmiştik sevdiklerimizi…

Kaç kez ölebilirdi ki, umutları, hayalleri, geleceği kaybolmuş bir insan daha ne kaybedebilirdi ki…

Evimiz ocağımız yıkılmış; işyerimiz, sokağımız, mahallemiz, dost çevremiz şehrimizle beraber darmadağın olmuştu.

Ve en kötüsü;

Ümidimiz yok olmuştu… Tükenmiştik...

Kimileri; “Bu şehir artık iflah olmaz. Zaten yanlış yere kurulmuş” diyordu.

Kimileri ise “Gidelim” diyordu, “Gidelim bu uğursuz yerden... Hep beraber sürgün olalım memleketimizden, alıştığımız, ekmeğimizi bölüştüğümüz… Havasını soluduğumuz, âşık olduğumuz, sevdamızı haykırdığımız, toprağıyla bebeğimizi belediğimiz bu topraklardan”.

Kimilerine göre kara delikler vardı şehrin göbeğinde.

Kimilerine göre ise azgın bir fay hattı idi felaketle hepimizi yutmak isteyen bir canavara dönüşen Asar Suyu…

Hava karardığında kimseler kalmıyordu sokaklarda, ıssız bir viraneye dönüşüyordu şehrimin caddeleri…

Akşamları... Siyah-gri karışımı kirli boğucu bir duman etrafı kaplıyor, ölüm sessizliği sarıyordu etrafı...

Her şey birbirine karışmış ve sorunlar dağları aşmış, kördüğüm olmuş, içinden çıkılmaz bir hal almıştı...

Kıyamet mi kopmuştu, yoksa mahşer mi kurulmuştu?  Herkes kendi canının derdine düşmüştü. Kimin nerede olduğunu bilmek, neyi nereye koyduğumuzu hatırlamak mümkün değildi.

Evet, şehrimde kıyamet kopmuştu. Felaketler birlikte soğuk karanlık, boğucu bir kabre konmuştu sanki, üstümüze toprak atacak mecalimiz dahi kalmamıştı.

Hafızalar silinmiş, iyiye ve güzele dair, hele hele umuda dair hiçbir şey kalmamıştı aklımızda. Hayallerimiz hayal olmuştu.

Ne yapmalıydık? Nasıl davranmalıydık? Kime derdimizi yanmalıydık? Kime umut bağlamalıydık? Kim çıkarırdı bizi bu yıkıntıların arasından?

Evet, kim kurtarırdı içinde bulunduğumuz çıkmazlardan? Kim aydınlatırdı o ıssız sokaklarımızı?

Kim bu kapkara dumanı alıp üstümüzden bahar çiçeklerini sunardı bize? Kim yalnızlığımıza ışık olurdu? Evet, kim umut fidanımızı yeşertirdi? Kim çakardı bir kibrit alevi kadar umudu? Kim? Kim? Sorular, endişeler, çaresiz bekleyişler, kimi niçin beklediğini bilmeden… Sonsuzluğu bomboş gözlerle bakar gibi, uçsuz bucaksız denizlere kulaç atar gibi bekliyordu insanlar…

Derken...

Ansızın çıkageldi...

Kimdi... Kimlerdendi…

Belli ki  felaketi o da yaşamıştı. O da karanlığın soğuk yüzünü iliklerinde hissetmişti. Evet, o da sevdiklerini yıkıntılara kurban vermişti. Ama onun gözlerinde sanki bir umut ışığı, azmin, mücadelenin, geleceğin parıltısı vardı. İyinin güzelin müjde kırıntıları vardı.

Yüksek bir yere çıktı ve şehre seslendi.

“Kara bulutlar dağılacak, yepyeni bir Düzce kurulacak”

İnanamadı insanlar… Kimse inanmadı… Ancak başka çare de yoktu... Yapacak bir şey de yoktu...

Güvendiler, hep birlikte güvendik. Ve seyretmeye başladık hep beraber… Sanki başarmasını isteyenlerden çok, başaramamasını arzulayanlar çoğunluktaydı.

En küçük bir hatası dahi göz ardı edilmedi.

Ne gariptir, ne acı ve hazindir ki, paçasından tutup çekenler, yanında olması gerekenlerdi aslında... Bu ne yaman çelişkiydi...

Nasılsa başaramaz,

Parayı nerden bulacak?

Bu işler biter mi?

Onunla çalışamazsın

Oraya giremezsin!

Burayı kapatamazsın!

Sorular, engeller, sözler, sözler… Fakat heyhat...

Bütün bunlara rağmen, çekemeyenlere inat, hatta doğanın ağır koşullarına, yağmura, çamura, soğuğa inat…

Belki de… Şehrin kaderine inat...

Nefesleri kesen bir çalışma başlıyor ve şehir sil baştan yeniden elden geçiriliyordu. Şehir yeniden kuruluyordu…

İlmek ilmek dokunuyordu şehrin her taşı her toprağı.

Başlanan bitiriliyor, bitirilen her şey şehre yakışıyor; Kaf dağının ardında değil, Düzce’de Anka kuşunu kıskandırırcasına şehir küllerinden yeniden doğuyordu. Yıkıntılardan yeni bir Düzce ortaya çıkarılıyordu.

Anlatmak mümkün değil. Yaşamayan anlayamaz… Tarifi imkânsız...

Zaten buna da lüzum görmüyorum…

Her şey Düzcelilerin şaşkın bakışları altında gerçekleşiyordu.

Nasıl olduğunu, nasıl bu kadar güzel olduğunu, bütün imkânsızlıklara, engellere rağmen şehrin böyle süratle nasıl değiştiğini hiç kimse tam olarak anlamıyor; Eğer bu rüyaysa kimse uyanmak istemiyordu...

Oysa rüya değildi. Kâbuslar O’nun azmi, çalışması, şehre olan sevdası sayesinde sona ermiş ve halk adeta sabahın ilk ışıklarına uyanmıştı.

Deyim yerindeyse sihirli bir el değiyordu bu yaralı biçare kente...

Bir zamanlar bu şehirde yaşanmaz denirken şimdi aranılan, tercih edilen bir cennet köşesi olmuştu...

Şimdi mi?

Şimdi herkes O’nun yokluğunu hissediyor. Herkes O’nu arıyor...

Seven, sevmeyen, dost, düşman herkes şu soruyu soruyor:

NEDEN GİTTİ VE NE ZAMAN DÖNECEK?

Yaa İşte böyle Mehmet Keleş.

Ama üzülme…

Dünya böyle, böyle işte bu hayat.

Her batan güneş, yeni bir günün habercisidir aslında…

Bir kapı kapanır, birçok kapı açılır…

Seni tanırım kırgınlık, küskünlük nedir bilmezsin…

Sen Düzce Sevdalısısın...

Bu sevda bitmez… Bitemez…

Düzceliler senden vazgeçmez...

Daha yapacak çook iş var.

 

Bıraktığın gibi buradayız…Yalnız değilsin yanındayız…

 

Halkın senden hizmet,  umut, ışık bekler…

HADİ ARTIK DÖN GEL

SENİ ÇOOK ÖZLEDİ DÜZCELİLER…

 

Haber tarihi: 28/02/2011
Haber Okunma: 2014
Haber Yorumları: 1


Paylaş: Facebook  Twitter  Stumbleupon  Delicious  Google



Önceki: DÜZCE BELEDİYESİ TURİZM ROTASININ BELİRLENMESİNDE ETKİN ROL OYNUYOR
Sonraki: ERBAKAN VEFAT ETTİ




Bu içeriğe yapılan yorumlar (1 Yorum)


1 - b.d 08/03/2011

Sayın Başkanım sizleri için bu yazılanlar az bile kalır.Siz Düzce'de insanlara yaşama umudu oldunuz, gelecek beklentisi oldunuz biz halk olarak bunu çok iyi anlıyoruz.Çünkü biz Düzce'de yaşıyoruz.Başkanlığınızda parti içinde sizi sevmeyenlerin sizi engellemek için ne çabalar harcadığını İsmail Bayramın bld.ne olduysa Kaşıkoğlu ve ekibine anlatarak seni nasıl engellediklerini biliyoruz.Onlara rağmen çok büyük hizmetler ittin.İnşallah vekil olur kalan hayallerinizi gerçekleştirirsiniz.Allah yolunuzu açık etsin.Büyük adamlar hedefleri için çalışır bazıları kişisel çıkarları için sen hedeflerin için varsın.




Ad, Soyad *
E-Mail
Kalan karekter sayısı:
Yorum *
Güvenlik kodunu giriniz:
captcha
*
(* Doldurulması zorunlu alanlar)


Site İçi Arama
Köşe Yazıları
Haber Arşiv
     
Tavsiye Et
Ad, Soyad:
Gönderen:
Alıcı:
Güvenlik kodunu giriniz:
captcha
Fotoğraf Galerisi

egazete
7 fotoğraf

REKLAM
1 fotoğraf
Üye İşlemleri
Kullanıcı adı
Şifre
Diller

İçerik Rss - Haberler Rss

Tasarım ve Programlama: Omnportal

 

 

 

 

 

Hoşgeldiniz.

 

 e-mail adres

duzcegercek81@gmail

.com