8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisi ‘eşit işe eşit ücret’, çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni istemiyle greve başladı. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu katliamın üstünden 168 yıl geçti. Bu acı olay, kadınların haklarının konuşulduğu bir günde, 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından ‘’8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’ olarak kabul edildi.
8 Mart’lar böylece, bir kutlamadan çok, kadın olmanın ve kadınların hak arayışlarının konuşulduğu bir güne dönüştü. Çünkü, toplumsal cinsiyetçi bakışın kadınların hayatlarına getirdiği, ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddet oldu ne yazık ki!
2017 Yılı ülkemizde kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği, her ortamda kadınlara yönelik akıl almaz uygulamaların önerildiği ve günlük yaşama geçirildiği, kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı, çocuk yaşta evliliklere resmi nikah hakkının dini makamlara devredilerek zemin oluşturulduğu bir yıl olarak tarihe geçti. Bunun sonucu olarak da, ülkemizde 2017 yılında 407 kadın cinayeti yaşandı. 2018 yılı Şubat ayı 28 günlük bir dönem olmasına rağmen, 47 kadın cinayeti ile çok üzücü bir rekora koştu. Yüzlerce kız çocuğu evlenmeye zorlandı; yaşam ve eğitim hakları ellerinden alındı.
Bu gidişe “dur” demek gereklidir. Bu nedenle, Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi ile ulusal mevzuattaki 6284 sayıı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un gerekleri bir an önce hayata geçirilmesi gerekirken bu hakları da kadınların elinden alındı.
Tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur” Mustafa Kemal Atatürk
Sinan Doğan
CHP Düzce Merkez İlçe Başkanı